Biliyorum, uçurumun kenarındayız. İkimiz. Burada, yanyanayız. Ayakucumuzda taşlar yuvarlanıyor aşağıya. Aşağıda denize ulaşıyorlarsa bile biz onların sesini duymuyoruz. Biliyorum. Senin korktuğunu da biliyorum. Farkındayım.
Yanyana olduğumuzun da farkındayım. İkimiz. Burada, uçurumun kenarında. Seni bırakmayacağım. ‘Bırak’ desen de şimdi asla bırakmayacağım. Sen korkuyorsun. Biliyorum. Tüm gücümle, tüm bedenimle seni tutacağım. Ben çimenlere yapışacağım ve de sana. Kalktığında sendelemeyeceğinden emin olana kadar sen. En azından. Bana bırakırsan hiç.
Benim için endişeleniyorsun. “Sorumluyum”, diyorsun, “Başına ne gelirse, ben sorumluyum”. Ama mutluluğumun sorumluluğunu bile almıyorsun. Tutun bana, vücudunu bana bırak. Şimdilik sorumluluğun bu, bırak kendini. Ben burada duruyorum. Uçurumun gerisinde. Biz, birbirimizi itmedikçe uçuruma meyletme ihtimalimiz yok. Ben kıpırdamıyorum ve düşmekten korkmuyorum.
Düşünme artık bunları, bana sarıl,
çok küçük bir yer kaplıyoruz
doğa bize kızmaz, doğa bize dost.
Bir tek dilek tutmalıyız ikimiz
artık basitiz, kafa karıştıracak bir şey yok,
düşüncelerini benim beynimden geçir,
daha sıkı sarıl, daha çok içime gir.
Kalkacak olursan bile korkma. Ben okuyabileceğim en güzel masalı, yavaş yavaş okudum. Hepsi ezberimde. Sen giderken, ben hepsini hatırlıyor olacağım.
Doğa bunu anlar, doğa bize dost.
Bir an vazgeçme benden
Şüphe yalnız, korku yalnız, hayat yalnız
biz bir aradayız.
Cesaretini benim kalbimden geçir
şimdi daha çok sev, daha çok içime gir.
Ömür boyu beni güçlü kılacak bir masalın tam da içine düştüm. Mutlu sonun hayalini kurdum. Tam yanında durdum. Tam dudaklarından öptüm. Ne kadar güzel olduğunu gördüm. Hiçbir anımı geri vermeyeceğim, ben asla aşağıya düşmeyeceğim. O kadar aptal değilim. Gidersen sana küsemeyeceğim.
Yalanlar yalnız, yanlışlar yalnız, pişmanlık yalnız
biz bir zirvede, birlikteyiz.