altı

yola çıkış günü Bu bir mektup. Zehir zemberek bir mektup. Tam senin hakettiğin şekilde yolları ayırmak için yazılmış, senden ölesiye nefret eden bir mektup bu… Bana tüm yaşattıklarından sonra; midemdeki sancıyla, başımdaki ağrıyla, tüm uykusuzluğumla yazdığım, nefretten başka çaresi olmayan zavallı mektup işte bu. Son buluşunla gurur duyuyor olmalısın… Bana ne kadar zavallı olduğumu anlatan, […]

Read More

beş

Dün mütamadiyen dizimi vurdum. Nasıl oldu bilmiyorum, her yere vurdum dizimi. Banklara, kalorifer peteklerine, duvarlara. Öyle garip günler olur bazen. İki dizim de şişmiş ve mosmor, onları katlayamıyorum. Yani normal insanlar gibi diz çökemiyorum. İster istemez asiyim bugün. En son dün akşam eve dönerken, tam bizim apartmanın köşesindeki ağaca çarptım, ama öyle böyle değil. Yani […]

Read More

dört

Küçüktün, çok küçük… Ben biraz daha büyücektim. Sana nazaran yaşlı, belki. Sen beni anlamazdın, benimse sana anlatacak vaktim yoktu. Herkesin yaşadıklarını yaşamak, tüm sıradanlığı yaşamak için de hiç vaktim yoktu. Sen kaçtın, ben yakana yapıştım; – Kaçma, dedim. – Hayır, dedin, her şey için çok erken. Önce yorulalım, sonra bekleyelim, kırılalım, incitelim biraz. Daha sonra belki de… […]

Read More

üç

– Ne düşündüğün umrumda değil. – Ne demek bu şimdi? – Ne düşündüğün umrumda değil, savunma yapmayacağım. – Ne dememi bekliyorsun? – Şu andan itibaren hiçbir şey. – Sorun ne? – Artık sorun yok. – İyi. – Peki. Konuşulsaydı, bunlar söylenecekti. Konuşulmadı. Vakit kaybı olmasın diye. Ne düşündüğü umrumdaydı, her zaman fazlası ile umrumdaydı. Ama o, benim tanıdığım insan değildi, bir süredir yabancıydı. O […]

Read More

iki

Anlatamıyorum seni. Hiç kimseye seni anlatamam. Çünkü…. Çünkü ben, kimseye Norveç’te yetişen bir dut ağacının, sonbaharda güneşi yapraklarının arasında saklarken, hangi renkleri yansıttığını da kimseye anlatamam. Çünkü Norveç’te dut ağacı güneşi yaprakları arasında nasıl saklar, sonbaharda sözkonusu ağacın yaprakları var mıdır, hatta zavallı dut ağaçlarının herhangi bir familyası Norveç’te yaşar mı, Norveçce diye bir dil var […]

Read More

bir

Lanet olsun! Kafayı yedirteceksin bana. Deli olucam, çıldırıcam. Elimde direksiyon, yollarda dolanıcam… Ne olucam? Sıkıntı içime işledi… ta içime… daha içime… en dibime. Kalbim sıkıştı, beynim sığlaştı. Çok şeyden nefret ettim seni bunca yerleştirirken içime. Su oldun, ırmak oldun. Sırçaydın ve hep öyle kaldın. Hata yaptım. Aptallıktan değil, biraz bilerek yaptım. Hata yapıyor olduğumu biliyordum […]

Read More